Twitter soru-cevap başlığımızın ilk konuğu Namık Basri’nin sorusuydu:
1- Siber âlemdeki dostlarımdan biri de Bulgaryalı kardeşim Namık Basri. soruyor : “Efendim, size çok çok….
— Ahmet Yozgat (@a_yozgat) January 6, 2016
NOT: Ahmet Yozgat’ın Twitter hesabından derlenmiştir. (@a_yozgat)
- Siber âlemdeki dostlarımdan biri de Bulgaryalı kardeşim Namık Basri. soruyor : “Efendim, size çok çok….
- çok merak ettiğim bir suali sormak istiyorum. Okuduğum çoğu kitapta Yahudiler hakkında ilginç şeyler yazıyor.
- Onları okuyunca insan korkuya kapılıyor. Ve ister istemez aklına şu sorular geliyor.
- Böyle dehşetli bir toplulukla İngilizler nasıl baş ediyor? Yani Yahudiler, o kadar güçlenmiş ki İngiliz’e neden ihtiyaçları var?
- Ama var ki ittifak halindeler. Dünyanın ekonomisini elinde tutan Yahudiler, İngiliz’e neden itaat ediyor?
- Ekonomi ve sanayi ellerindeyken, Yahudiler neden İngiliz’e ihtiyaç duyuyor? İngiliz’de olup da Yahudi’de olmayan ne var?
- Bu arada bütün videolarınızı izledim. Ama konunun bu kısmı kafamda netleşmedi. Bu hususu biraz izah ederseniz çok seviniriz.”
- Sevgili Namık: Konuya haklarını teslim ederek başlayalım; Yahudiler dünyanın en farklı milleti dense yeridir.
- Onların farklılıklarından birincisi genetiklerindeki mali yatkınlık. Yani bu kavim para pul işlerini çok iyi biliyor.
- İkinci fark ve tabi en önemlisi, Yahudilerin lanetli oluşları. Bunlarım dışında, dünyada başkaca bir lanetli topluluğa rastlanmamakta.
- Temel itibariyle lanet, bir İblis hastalığıdır. Üstelik bulaşıcı bir hastalıktır.
- Yani iblise parmağını dokunduranlar lanet hastalığına yakalanmaktan kurtulamazlar.
- Buradan hareketle anlaşılıyor ki İsrailoğullarının, geçmişte bir yerde İblisle yolları kesişmiş. Ve ona dokunuşlar yani temas kurmuşlar
- Veya ruhlarını Lüsifer’e satmışlar. Dolayısıyla lanet hastalığına yakalanmışlar. Holivudda sık sık bu konuları işlemeleri boşuna değil
- Yahudilerin üçüncü farkı, lanet hastalığıyla doğrudan ilintili olsa gerek. Yahudi toplumu, bir türlü nüfusunu artıramıyor.
- Kimilerine göre dünya üzerinde 20 milyon Yahudi var. Ancak doğrusu, bu sayının 13 milyon olduğudur.
- Zaten 13 sayısının uğursuzluğunun sebeplerinden biri de 13 milyonda donmuş olan Yahudi nüfusudur.
- Zannediyorum ki İsrailoğulları ne yaparsa yapsın nüfusları 13 milyonu ne üstüne çıkıyor ne de altına iniyor.
- Toparlarsak Yahudiler, her zaman sayı olarak az ve bu kadarda kalacaklar gibi duruyorlar.
- Bu arada, belki de az olmayı kendileri istiyorlar; kontrolü elde tutabilmek için. Her neyse!
- Bir de Yahudiler, “adam gibi savaşma”yı bilmiyor..veya kavimlerini zarara sokacak şekilde savaşmak istemiyorlar. Genetik zaafiyet…
- Bu arada para kazanmayı ve organize olmayı çok iyi beceriyorlar.
- Bu özelliklerden dolayı Yahudi toplumunun, her zaman hedefte olduğunu görmekteyiz. Antisemitizm her daim vaki…
- Bundan sonra da Yahudiler, kaçınılmaz olarak dünya milletlerinin hedefinde olacak. zira hakkettikleri de bir vaka…
- İşte bu sebeplerden ötürü, tarih içerisinde Yahudiler hep, kendilerini koruyacak bir “hami” araya geldiler.
- Bu haramiler arasında Mısırlılar oldu; Babilliler, Romalılar, İspanyollar ve Osmanlılar oldu. Yahudi’nin en son hamisi ise …
- Son ortak Anglosakson İngilizleri. İngilizlerle Yahudilerin ortaklığı 1700 yılından itibaren başladı.
- Zaten Batı Medeniyetinin kuruluş tarihi de 1701’dir. Yani Batıya, medeniyet sırrını veren bizzat Yahudi’nin kendisi dense isabet olur.
- Yahudi de olup da İngiliz’de olmayan şeyin başında para gelir; onun dışında bakın Batı Medeniyetinin teknoloji tarihine…
- Neredeyse tüm buluşların sahibi Yahudi bilim adamlarıdır. İngiliz, bunun çok iyi farkında.
- İlaveten Yahudi ile ortaklığını sonlandırır ise medeniyetinin elinden gideceğinin de farkında.
- Bunun için ne yapıp edip 300 yıllık ortaklığı, Kıyamete kadar devam ettirmenin amacı peşinde.
- Ancak Yahudi ile ortak olmak, kuduz kurtla çuvala girmek gibi bir şeydir. Çuvala giren, kendisi de kudurmaktan kurtulamaz.
- Bu anlamda, İngiliz de bugün, bir nevi kudurmuş bir meşrebin sahibidir.
- Kudurmuşluğun diğer adına biz lanet dersek, Yahudi ile İngiliz’in dünya çapındaki kötülük olgusunda bu kadar iyi anlaşıyor olmalarının
- sebebi ortaya çıkmış demektir. 300 yıl evvel Yahudiler, İngilizlerin medeniyet sahibi olmalarına çok omuz verdi,
- ardından koca bir imparatorluk sahibi olmalarına katkı sağladı hatta önce Londra’yı daha sonra Vaşington’u dünyanın başkenti yaptı.
- Ancak soğu kanlı İngiliz zalimlerini insanlığın da baş belası haline getirdi. Bu ortaklıktan Yahudilerin kazancı ise
- içlerindeki genetik çılgınlığa benzer bir çılgın ortak olarak İngiliz yegane adaydır. Ve geçmişteki ortakların hepsinden daha önemlidir.
- Bunca zulme rağmen, ellerini kollarını sallaya sallaya gezmekteler. Tabii ki bu kötülük özgürlüğü, İngilizlerin sayesinde…
- Majeste ve adamları, tüm saldırılara karşı ortaklarını korumaya yemin etmiş gibiler.
- Ayrıca İngilizler sayesinde dünya, Yahudi’nin pazarı durumundadır. Yani sonuç olarak bu ortaklıktan iki tarafta da dibine kadar kazançlı
- Başka bir ortaklıkta bu kadar kazanç mümkün mü Asla! O halde, İngiliz ve Yahudi’nin, karşılıklı olarak, birbirlerine ihtiyaçlarının
- olduğu kesin sayılır. Hatta bu iki yaratık, birbirleri için biçilmiş kaftan gibidirler. Ne Yahudi’nin ve ne de İngiliz’in birbirlerinden
- daha cazip bir ortağı bulmalarnın imkanı yoktur. Bu nedenle iki ortak, sonsuza kadar yapışık ikizler gibi olmaya kararlıdır.
- Ancak geldiğimiz zaman itibariyle ortaklıkta çatlama emareleri görülmekte. Bu çatlama, ilk değil. Me’şum ortaklığın ikinci çatlaması.
- Daha önce, Yahudilerin, Britanya adasındaki birinci yüz yılında sıkıntılar çıkmıştı. Yani İngiliz halkı,
- Yahudi’den yaka silkmeye başlamıştı. Majeste bir acil çözüm buldu. Ve Ortağına, 1775 yılında yeni bir ülke armağan etti.
- Bu ülke Amerika’ydı. Böylece ortaklık mukavelesi yenilendi ve Amerika üzerinden devam etti.
- Ancak aradan geçen zaman içerisinde Yahudiler, Amerika’yı da koşturdular.
- Dolayısıyla Amerikan halkı arasında antisemitizm kıpırdanmalar başladı. Bunun üzerine İngiliz Majestesi bir çare daha buldu.
- Ortaklığı sürdürmek için Yahudilere İsrail devletini armağan etti. Hem de kayıtsız şartsız koruma garantisiyle.
- Bugün dahi İngiltere ve onun uşağı Amerika, her şeye rağmen İsrail’de Yahudi varlığını korumaya kararlı.
- Mesela Birleşmiş Milletler’den, Yahudiler aleyhine bir karar çıkmasına asla müsaade etmezler.
- Zaten hayati bir karar çıkarmış olsalar ortaklık biter. Lakin 2000 yılı itibariyle yeni bir durum hasıl oldu.
- Bu yeni durum, Batı Medeniyetinin temelinden bitme sinyallerinin geliyor olması.
- Eğer, bir şekilde Batı Medeniyeti çökerse buna bağlı olarak İngilizlerin, Yahudilerle ortaklığı da sona erecektir.
- O durumda Yahudilerin kendilerine yeni bir ortak aramaları gerekir. Lakin İngiliz uyumunda bir ortak bulmaları mümkün değil.
- Ancak gidişat oraya doğru… Yaklaşmakta olan bu sonuç İsrail’i çok ürkütmekte…
- Batı Medeniyeti çöker ve Yahudi’nin İngiliz’le olan ortaklığı biterse, o zaman lanetli kavim ne yapacak? Bu soru yanıtsız.
- Bununla birlikte Yahudilerin yeni bir ortak arayışı içerisinde oldukları kesin. Fakat henüz eme yarar bir aday bulmuş değiller.
- Bu sebeple Majeste ile elbirliği halinde Batı Medeniyetine suni teneffüs yapmaktalar. 21. Yüzyılın başında diğer milletleri
- bir kez daha önlerinde ize getirerek, bir yüz yıl daha kazanmanın telaşı içindeler. Bunun için derin planlar yapmaktalar.
- Amma bu aşamada, yapılan planların bir kez daha tutup tutmayacağı belli değil. İngiliz açısından korkulacak durum şu:
- Ya Batı medeniyeti çöker ve Yahudiler Müslümanların eline kalırsa ne olacak? Herhalde iyi şeyler olmayacak.
- Çünkü Araplar gün saymaktalar. Sahipsiz kalan Yahudi’nin can düşmanı olarak, onları coğrafyadan silseler yeridir.
- Aynı son, İsrail’i de korkutmaktan öte uykularını kaçırmakta. Yahudi, 3000 yıllık tarihinde ilk defa bu kadar olmak
- ya da olmamak noktasına sıkışmış kalmış durumda. Buna rağmen Yahudi’nin bir açık kapısı var: Bencil Yahudi’nin son parolası şudur:
- “Eğer ben yoksam, insanlık da yok olsun!” Yani Yahudiler, yok oluş noktasına ulaştığında Negev çölü altındaki atom bombalarını
- çıkartıp dünyayı yakmaktan çekinmeyecek. Negev sığınaklarında saklanan atom bombalarının sayısının 200 olduğu iddiası
- dilden dile dolaşmakta. Tabii ki dünyayı yok etmek için bunca atom bombası yeter de artar bile.
- İşte, bu bağlamda asıl iş Türklere düşmektedir. Geçmişte Türkler, Yahudileri birkaç kere yok oluştan kurtarmış bir millettir.
- Sanıyorum son yok oluşlarında yine onların imdadına Türkler yetişecek gibi.
- Zira Türkler, dünyanın başında atom bombalarının patlamasını asla istemez;
- zalime dur deme ve mazlumu kollama görevi de Türklere mahsus bir kural sayılır.
- Sevgili Namık, uzun bir TİVİTMAKALE oldu. inşallah içinde sorularının cevabını bulmuşsundur. Sağlıcakla Allahualem…
çok güzel bir yaklaşım tebrikler hocam.
Biz niye Yahudilerin bekleyelim ki ölsünler böylece dünya bu beladan kurtulur