Twitter Soru-Cevap bölümümüzde sevgili Burak’ın bir sorusu var.
NOT: DerinDunya (@www_DerinDunya) ve Ahmet Yozgat’ın (@a_yozgat) Twitter hesaplarından derlenmiştir.
Bizi takip etmeyi unutmayınız:
Facebook: http://t.co/gO0AjoRHR8
Google+:http://t.co/fvh6Qc64gO
Youtube:http://t.co/DFBitT226T— Ahmet Yozgat (@AhmetyozgatDD) October 9, 2015
Sevgili kardeşlerimizden Talha Meniz, bir hususu merak etmiş. Soruyor: Ahmet Abi… Türkiye, Rusya, Çin ve İran, bundan sonra beraber çalışacaklarını belirttiler? Sizce, bu samimi bir açıklama mı? Yoksa Doğu blogunda yeni bir Truva atı mı? Eğer samimi bir açıklama ise bu, resmen kendi topuğumuza sıkmak olmaz mı?”
Sevgili Talha! Batı ittifakının ihanetini keşfeden Türkiye’nin yeni dostlar aradığından hareketle çeşitli odaklar, Ankara’ya gül dalı uzatmaktalar.
İsrail mesela…
Şangay Beşlisi mesela…
Ve son olarak da “Rusya, Çin ve İran…” üçlüsü…
Bu açıklama C.Başkanının, Kasım 2016’da Pakistan ziyaretinde sarf ettiği “Müslüman dünyanın, kendi ittifakı”ndan söz etmesinden sonra oldu.
İran, “Müslüman dünyanın kendi ittifakı…” denirken, Sünni Dünya’ya işaret edildiğini anlama yanlışını sürdürmeye devam etmekte. Böyle bir ittifakın kendisine karşı yapılacağı zannıyla Ankara’ya bir başka teklife başvuruyor…
(Buna, İran hinliğinin tarifiyle “Yağlı Kemik” de diyebiliriz; oysa bilmiyor ki Türkiye “Yağlı Kemik” derdinde değil, salt hakikatin peşinde…)
İran; “Pakistan’a karşı ben, Rusya ve Çin…” diyor.
Zira Tahran’ın en büyük korkusu, Pakistan’ın nükleer sırlarını, (giderayak…) Türkiye’ye vermesi. (Oysa “Kardaşlarımız” sırrı çoktan verdi bile…)
Rusya ve Çin’e gelince… Onların yegane korkusu, Türkiye’nin bir başka ittifak içinde, (mukadder olarak) büyümesi… Çünkü bu devletlerin her ikisi de ömürlerini tamamlamış iki dev durumunda…
Ve bu devlerin ölümü, Türkler eliyle olacak mecburen. Zira yumuşak karınları, lebalep Türk dolu… İşte, Moskova ve Pekin’in korkusu, bu yumuşak karın…
(Ve bir gün, o karnın patlaması; derinden derine orta bölgelerinin guruldayıp durduğunu duymaktalar.
Çinin Uygur Türk bölgesinde olup biteni, dostumuz, Mir Kaşgarlı’nın paylaşımlarından, günü gününe takip ediyor; buğz etmeyi sürdürüyoruz: Lanet olsun tarihi düşmanımız Çin’e!
Rus’u da Çin’den başka bir biçimde görmüyoruz: Uralların doğusu ve batısında uzanan uçsuz bucaksız Türk soydaşlarımızın ve Kafkasya’daki din kardeşlerimizin illerine çökmüş; yüz yıllardan beri göz açtırmamakta. Bu hal, daha ne zamana kadar? 150 yılı aşkın bir zamandan beri, kardeşlerimizin sağrısına vurulmuş olan boyunduruğun çözülmesinin arefesindeyiz; inşallah! Bu boyunduruğu, bir o kadar daha, oldukları yerde tutmaya yardımcı olmak Türkiye’ye yakışmaz. Asla! Fakat bu iki devlet, yakışacağına ve bu yakıştırmayı Türkiye aracılığıyla sürdüreceklerine öyle inanmakta ki… Rüşvetini vererek…)
O nedenle akılları sıra, bunalmış gibi duran Türkiye’yi yanlarına alarak, olası ölümlerini ötelemek istiyorlar.
Siz “Suya düşen, yılana sarılır.” deyiminin hikayesini biliyor musunuz? Bilmiyorsanız, öğrenmeyin daha iyi! Dememiz o ki Türkiye, tarihte düştüğü sulardan birinden çıkmak için yılana sarılmıştı. Sonunda ne olduğunu gördü. Yılan, Türk’ü ısırdı. Devir, 2. Mahmut devriydi.
Konuya devam edelim:
Eğer Ankara, bu tekliften bir İttifak çıkarırsa, nihai kurtuluş için gün sayan, Türk ve İslam dünyasına, bir yüz yıl daha kaybettirir. Ve soy kardeşlerimizi Rus-Çin; din kardeşlerimizi de mevcut Aryan dünyasına, bir daha kurban eder. Bunun vebali ağır olur.
Lakin Ankara, uzatılan dalı, bir stratejik ittifak olarak değil de taktik beraberlik olarak kabul ederse, Batı’nın ihanetinin düşmanlık seviyesine ulaştığı şu günlerde tadından yenmez!
Bu minvalde, ticari ilişkiler büyütülür,
Rusya veya Çin’den askeri teknoloji ithal edilir.
İran’la çeliştiğimiz Ortadoğu sorununun çözümünde ilerleme kaydedilir.
Yerel parayla yapılan ticaret, dolar kapanını kırar…
Ben, Fakir böyle düşünüyorum. Tabii ki en doğrusunu Allah biliyor!
Selam ve dua ile…