Sevgili okurlar; hepimiz zeybekler, efeler, öğretmenler, emekli askerler, genç subaylar, imamlar, müftüler, kadın ve çocukların Kurtuluş Savaşı’mızdaki kahramanlıktan hakkında çok şey duyduk ve öğrendik; ama kaç tanemiz bir Türk papazın kahramanlıklarını hatırlayabiliyor? Aşağıdaki satırları okuduktan sonra hepiniz Papa Eftim Erenerol’un bu kadirşinaslığı hak ettiğini anlayacaksınız.
Papa Eftim. Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde doğmuş olup Anadolu Ortodoks Cemaati’nin lideridir. Anadolu Ortodoksları etnik olarak Türk’tür. Orta Asya’dan Anadolu’ya gelerek Hristiyanlığı benimsemişlerdir. Türkçe konuşur ve Türkçe ibadet ederler. Ne var ki Müslümanlar onları hep Rum olarak tanıdılar.
Papa Eftim’in yaşadığı yıllarda Osmanlı Devleti Mondros Ateşkes Antlaşması’nı imzalayarak I.Dünya Savaşı’ndan yenik çıkmıştı. Antlaşmanın yedinci maddesi tam bir felaket olup düşmana güvenlik gerekçesi ile istedikleri bölgeleri işgal etme hakkı veriyordu. Ateşkes sonrası Anadolu’daki işgaller bu maddeye dayanılarak yapılmıştı.
Komşumuz Yunanistan, “Megalo-idea” amacı ile Anadolu’yu işgal etmeyi planlıyordu. Fener Patrikhanesi ruhani görevlerini unutarak siyasallaşmış; Yunan işgaline ortam hazırlamak için yoğun propaganda faaliyetleri başlatmıştı. Bu arada Patrikhane’ye bağlı Keskin Metropoliti Anadolu Ortodoks Cemaati lideri Papa Eftim’e, bir genelge göndererek Anadolu’nun Yunanistan’a verildiğini, bu nedenle TBMM’nin tanınmamasını, verdiği emirlere uyulmamasını ve artık Türk Devleti egemenliğinde yaşanmaması gerektiğini söylüyordu. Patrikhane’ye bağlı propaganda uzmanları, Avrupa’da Türkler’in Hristiyanları katlettiği yalanını uydurarak Türkiye aleyhine kamuoyu oluşturmaya çalışıyorlardı. Yapılan menfi propaganda etkisini göstermişti. Karadeniz’deki Pontusçu Rumlar ayak-lanırken( Anadolu Ortodoks Cemaati’nde de huzursuzluklar başlamıştı. İşte bu sıralarda sahnede Papa Eftim’i görüyoruz. Yaptığı konuşmalarla Patrikhane’nin çizdiği kara tabloyu aydınlatıyor ve zulme uğrayanları rahatlatıyordu. Şimdi onun yayımlamış olduğu genelgeyi hep birlikte okuyalım:
“Ben büyük Allah’ın iradesiyle, İsa Mesih’in hizmetkârı Keskin Ruhani Lideri Papa Eftim… Tanrı babamızdan ve İsa Mesih’imizden hepinize sağlık ve selametlik dilerim… Son zamanlardaki Yunan saldırısı nedeniyle biz Anadolu Hristiyanları da Müslümanlar kadar zarar gördük ve hepimiz bu zarardan Fener Patrikhanesi’nin sorumlu olduğunu bilmekteyiz.
Türk hükümetinin, kilisemize hiçbir zaman müdahale etmediği inkâr edilemez bir gerçektir. İstanbul Patrikhanesi mübarek İsa Mesih’imizin emirlerine aykırı olarak mezhebimizi şerre alet edip Türk olduğumuz halde bizi Yunanlı imişiz gibi göstermektedir. Mezheple milleti karıştırarak bir taraftan bizi Yunanlılaştırmak isterken diğer taraftan sözde temsilcimiz olarak hükümetimizi Avrupa’ya şikâyet etmektedir.
Patrikhane haksızdır. Çünkü İsa Mesih’in resulü Aziz Pavlos, emri altında yaşanılan hükümete itaat edilmesini söylemektedir. Yüce Mesih’imiz Allah’ın hakkının Allah’a, hükümdarın hakkının hükümdara verilmesini ister.
Patrikhane dilimizi değiştirmek ve Türklüğümüzü unutturmak için çok uğraştı. Buna karşın dilimizi ve Türklüğümüzü yok edemedi. Bizler halis Türk evlatlarıyız. Geleneklerimiz, törelerimiz ve dilimiz bunun kanıtıdır. Düşüncelerimi böylece özetlemiş bulunuyorum. Asırlardan beri Anadolu’daki Türk hükümetleri kilisemize saldırdı mı? Böyle bir şey oldu mu? Hâşâ!”
Papa Eftim bu tarz genelge ve konuşmalarını sürdürerek halkın Patrikhane’nin gerçek yüzünü tanımasını sağladığı gibi olası Ortodoks ayaklanmalarını da önledi. Bir başka konuşmasında da şöyle diyordu:
“Din Allah’a ve vicdana bağlıdır. Kiliseler siyaset ocağı değildir. Allah’ın evidir… Fener Patrikhanesi’nin dini ve ruhani görevini unutarak bizim gibi Türk Milleti’nin şanlı evlatlarını hile ile Yunanlılaştırmaya çalışması ve Avrupa’ya böyle göstermesi, Allah’ın emrine ve gerçeklere karşı gelmektir.”1
Papa Eftim’in çabalan ve Ankara’daki ulusal hükümeti açıkça desteklemesi Patrikhane’yi çok kızdırmıştı. Çeşitli yollarla sadrazamı etkileyerek Papa Eftim’in tutuklanıp Patrikhane’ye teslim edilmesi kararını çıkarttırdılar. Fakat Eftim’i iyi tanıyan Keskin Kaymakamı Avni Bey bu emri uygulamadı. Tutuklama kararının boşa çıktığını gören Patrikhane bu sefer de Eftim’in “Rus Ortodoks Kilisesinden emir aldığı” yalanını yaymaya çalıştıysa da istediği sonuca ulaşamadı. Bu arada Papa Eftim halkı aydınlatma çabalarını sürdürüyordu. İnandırıcı konuşması ile dinleyenleri derinden etkileyen Eftim, Patrikhane’nin türlü vaatlerle kandırarak eşkıyalık yaptırdığı Pontusçu çetelerin çoğunu ikna ederek silahlarını bırakmasını sağladı. Bu yıllarda TBMM binası önünde tertiplenen mitingde Atatürk’ün ricası üzerine etkileyici bir konuşma yaptı. Bu konuşmasında Türkler’in İtilaf Devletleri ile yaptığı bağımsızlık mücadelesini açıklarken efsanevi Davut ve Golyat öyküsünden yararlandı. İşgalcileri Golyat’a, Türk bağımsızlık savaşçılarını ise Davut’a benzeterek konuşmasını bitirdi.
Papa Eftim’in çalışmaları ve irşatları sonunda Türk Ortodoks cemaati arasındaki ihtilaflar ortadan kalkmış herkes ulusal mücadeleye katılmıştı.