Ahmet YOZGAT: “Dünya yeniden kuruluyor!” diyor. “Yeni Dünya’nın kuruluş tarihi 2025, bizim için 2023… Bu sebeple Erdoğan, Eski Türkiye ve Yeni Türkiye diye tarif ediyor 2023 öncesini ve sonrasını. Biz ise bu tarifleri Lozan Türkiyesinin İdeolojik Devleti ve Anadolu’nun Özgür ve Demokrat Türkiye Empergamlığı olarak isimlendirmeyi yeğliyoruz.”
Röportaj: M. Serhat BIÇAK
M. Serhat BIÇAK: . Zatıalinizle yaptığımız önceki röportajımızda, içinde bulunduğumuz yüzyılı kıta devletler yüz yılı olarak gördüğünüzü söylemiştiniz. Ancak aradan geçen yirmi yıl içerisinde, Asya Kıta Devleti gibi çok üstü düzey bir projenin gerçekleştirilmesi işini üstlenen ABD, Irak’ta başlattığı Ortadoğu Savaşıyla sanki görevi eline yüzüne bulaştırmış durumdadır. Irak’taki son vaziyete ve Irak dışındaki ülkelerde yaşananlara bakıp majestik derin plan sekteye uğradı mı diyeceğiz?
Ahmet YOZGAT: Hayır demeyeceğiz. Zaten Tötonik senaristler Irak’ın tam da böyle olmasını plânlamışlardı ve öyle oldu. Bir örnekle açıklamaya çalışalım durumu. Sözün burasında, şu ünlü Amerikan kriminal filmlerini hatırlayınız: Orada bir iyi, bir de kötü polis vardır ya… Filmin içinde kötü polis görevi eline yüzüne bulaştırır ve içinden çıkılmaz hâle getirir. Bu sırada, iyi polis çıka gelir ve kördüğümü çözer.
M. Serhat BIÇAK: Efendim bu izahınızdan kötü polisin ABD olduğunu anlamış bulunuyoruz. Ya iyi polis kim?
Ahmet YOZGAT: Özür dilerim; işte burada zurna, “Düt!” diyor. İyi polisin ortaya çıkma vakti henüz gelmedi. Çünkü ABD’nin yani kötü polisin işleri biraz daha karıştırması gerekiyor. Mesela İran’ın da Irak, Suriye ve diğer Ortadoğu ülkeleri kaos ortamına sürüklenip işgal olmasa bile en az onlarn kadar karışması; en geç 2025 yılına kadar İslam rejiminin düşmesi, ülkenin birkaç parçaya ayrılma yoluna girmesi, Suudi Arabistan’ın karışması ve ta bidayetinde sözü edildiği şekilde en hafifiyle Necid Sultanlığı ve Hicaz Emirliği şeklinde ayrılması, Türkiye açısından Güneydoğunun değil fakat Trakya’nın Türkiye’den bölünerek bir Marmara Devletinin kurulması gibi dolaşıklıklar da senaryonun birer parçası… Bütün bunlar, hayata geçirildikten sonra iyi polisi sahnede göreceğiz.
M. Serhat BIÇAK: Anladım. Burada iki sorum olacak. Birinci sorum, iyi polisin kim olduğu belli mi? İkinci sorum ise iyi polisin çıkış tarihini aine-i devran kaç olarak gösteriyor. (Gülüşmeler…)
Ahmet YOZGAT: Sorunuzun her ikisini de “Evet.” diye cevaplıyorum. Şimdi iyi polisin adını ve çıkış tarihini veriyorum: İyi polis Hindistan, ortaya çıkış tarihi ise 2025…
M. Serhat BIÇAK: Hindistan mı?
Ahmet YOZGAT: Evet. 2025’den itibaren dünyada süper güç olma durumu bir kez daha el değiştirecek. ABD’nin süper güçlüğü sona erecek ve bu tarihten itibaren “United States of India” yani Hindistan, yüz yıllığına dünyanın yeni süper gücü olarak iş başı yapacak; tabii iki İngiliz majestesi yani sahip adına…
M. Serhat BIÇAK: Şey… Bu arada, Amerika’nın yerine Çin diyenler vardı da…
Ahmet YOZGAT: Asla! Çin diyenlerin böyle düşünmelerinin nedeni, son otuz yıl içinde, ülke ekonomisinin büyümesi değil mi? İşte, bu büyüme ya da büyütme de derin Tötonik plânın bir parçasıdır hattızatında. Biliyorsunuz, bir balonu patlatmak istiyorsanız önce şişireceksiniz sonra da o balonun bir iğnelik canı olduğunu sağır sultanlara bile duyuracaksınız. İşte, Çin’in büyütülmesi, patlatma kıvamına getirilmek içindir. Zaten bu hormonlu büyüme 2025 yılı itibariyle Hindistan eli ile bir iğne batırılışıyla bir anda hayata geçirilecektir. Birkaç yıl evvel, Türk bölgesi Uygur/Sincan’da yaşanan isyan olayları bitiş sürecinin başlatıldığını göstermektedir. Yine bilindiği gibi Çin’in bir başka baş ağrısı da onlarca yıldan beri Tibet’tir. Tibet’in sahibi de Dalay Lama olup o da yıllardan beri Hindistan’da ikamet etmekte olup Budist din adamı Hinduların kontrolündedir.
M. Serhat BIÇAK: Efendim son olarak, bu durumda, Türkiye konumunu nasıl belirlemelidir?
Ahmet YOZGAT: Bu sorunuzun tek ve kesin cevabı şudur: Türkiye konumunu, Hindistan’a göre ve Hindistan’ın yanında yer alarak belirlemelidir. Yani bundan böyle bir birlikten söz edilecekse yani Avrupa Birliği gibi bir amacımız olacaksa bunun adı “Asya Birliği”dir. Bu birlikte, önemli bir konumda hatta ikinci ortak olarak yer almanın yegane adresi Hindistan’la stratejik kolkolalıktır. Bu manada Hindistan, bize yabancı bir ülke değildir. Geçmişte o coğrafyayı uzunca bir süre yönetmiş hatta “Taç-Mahal” gibi bir harika yapıyı inşa etmiş bir millet olarak bizler, bugün de oraya gittiğimizde Türk’ü ve Osmanlıyı seven ve devletimizin kuruluşuna katkı olsun diye kızının, gelininin kolundaki bileziğini, gerdanındaki altın ve incisini koparıp Ankara’ya yollayarak parasal destek veren iki yüz milyondan fazla Müslümanı, kardeşlerini bekler bulacağız. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün geçtiğimiz yılların birinde yaptığı Hindistan ziyareti belki de benim; “Aman olsun!” dediğim ortaklığın bir adımıydı lakin görüyoruz ki atıl kaldı.
Bu arada, yapılması gereken bir şey daha vardır ki, o da Pakistan’ı ilgilendiren bir durumdur. Bir an önce ülkemiz, ne yapıp edip Pakistan ve Bangladeş’in kendi aralarında ve daha sonra Hindistan’la barışmasını sağlamalıdır. Buna bağlı ilk adım olarak Türkiye, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’ten oluşan, “Şanghay Beşlisi Platformu” gibi bir “İslamabad Dörtlüsü Ortaklığı” oluşturulmalıdır. Bu konunun uzantısı olarak da kapalı kapılar ardında, Pakistan ve Bangladeş’e Hindistan’la birlikte “Hint Yarımadası Birliği”ni kurmaları gerektiği, bütün gerekçeleriyle açık açık anlatılmalı ve bu iki kardeş ülke, her ne pahasına olursa olsun birlik için olmasa bile dostluk için mutlaka ikna edilmelidir. Buna örnek olarak Norta, Asien gibi küresel ortaklıklar örnek verilmelidir.
M. Serhat BIÇAK: Efendim, fikirlerinizi bizimle paylaştığınız ve zamanınızı ayırdığınız için teşekkür ederim.
Ahmet YOZGAT: Ben de efendim… Fikirlerimi kamuoyuna duyurmamda yardımcı olduğunuz için şahsınıza ve derginize müteşekkirim.